17 Kasım 2011 Perşembe

BOSNA SAVAŞI İLE İLGİLİ FİLMLER

BOSNA SAVAŞI İLE İLGİLİ FİLMLER

1 Mart 1992- 14 Aralık 1995 tarihleri arasında yaşanan ve yaklaşık 110.000 insanın ölümü, 2 milyon insanın da yurdunu terketmek zorunda kaldığı Bosna Savaşı tüm dünyanın gözleri önünde yaşanmasına rağmen görmezden gelindi. O yıllarda yaşanan gerçekleri, bugün ancak belgesel ve filmlerden  öğrenebiliyoruz. İnternette, Bosna Savaşı ile ilgili filmlerin tam olarak kategorize edildiği bir site bulamadığımdan, konu ile ilgili seyrettiğim filmleri bu blogda yorumlamaya karar verdim. Yorumlar aşağıda olup; daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler imdb’de oluşturduğum şu listeden de faydalanabilirler. http://www.imdb.com/list/X_p9ffPTf2Q/
=======================================================================
BELVEDERE (2010)
Temmuz 1995’de 8300 Boşnak’ın ölümüyle sonuçlanan ve  Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra yaşadığı en büyük trajedi olan Srebrenitsa soykırımının anlatıldığı film; önümüzdeki yıl  Bosna-Hersek’in  Oscar adayı... Adını, katliamdan kurtulanlar için oluşturulan Gorajde kenti yakınlarındaki "Belvedere" mülteci kampından alan filmde, savaşın üzerinden 15 yıl geçmesine rağmen günlerini toplu mezarlarda geçiren, kurbanların yerini öğrenmek için çaresiz şekilde "katillere" para teklif eden Boşnak kadınların mücadelesi işleniyor. Yönetmen Ahmed İmamovic’in siyah-beyaz olarak çektiği filmin fragmanını buradan seyredebilirsiniz. http://vimeo.com/20868443
=======================================================================
NO MAN’S LAND (TARAFSIZ BÖLGE) (2001)
Bosna'daki savaş tüm şiddetiyle sürerken Ciki isimli Bosnalı ve Nino isimli bir Sırp asker düşman hatları arasındaki tarafsız bölgede sıkışmışlardır. Kaçacak bir yerleri ve güvenecek kimseleri yoktur. Birbirine düşman bu iki asker bir yandan birbirlerini yok etmek için fırsat kollarlarken bir yandan da içinde bulundukları bu  durumdan kurtulmak için mücadele etmektedirler. Birleşmiş Milletler Barış Gücü'nde görevli bir asker, kendisine verilen emirleri hiçe sayarak Ciki ve Nino’nun yardımına koşar...
Müthiş bir film. Yönetmen vermek istediği 2 mesajı izleyicinin gözüne soka soka veriyor: 1. Birleşmiş Milletlerin orada var olmuş olmak için varolduğu, insanlık adına da olsa hiç bir şeye müdahele etmediği. 2. Bosna'nın kendi kaderine bırakıldığı. Bunu da mayın üzerinde kendi haline bırakılan Bosnalı askerin aslında Bosna'nnın kendisi olarak sembolize edildiğini çok açık ve net bir şekilde anlıyoruz. Çok az savaş sahnesinin olduğu bu çok anlamlı filmi mutlaka seyredin, seyrettirin.
=======================================================================
SAVRSENI KRUG (KUSURSUZ ÇEMBER) (1997)
Bosnalı alkolik şair Hamza, savaş sebebiyle yurdunu terketmeye karar veren   karısı ve  kızını yolcu ettikten  sonra eve döndüğünde, aileleri Sırplar tarafından öldürüldükleri için kimsesiz  kalan iki yetimin  boş sandıkları evine sığındıklarını görür. Şehrin her  yeri keskin nişancılarla doluyken, Hamza  bu iki yetimin hayatta kalan tek akrabaları olan   halalarına ulaştırabilmek için  yola çıkmaya karar verir. Açlık, sefalet ve ölümün kol gezdiği Bosna'dan çocukları çıkarmak için bir planı vardır.Savaş sahnelerinin yer almadığı, az da olsa sniperlerin ve ikili çatışmaların yer aldığı bir dram filmi... Daha çok savaş sırasındaki insanların yaşam mücadelesinin anlatıldığı etkileyici bir yapım.
=======================================================================
GO WEST (BATIYA HÜCUM) (2005)
Yönetmen Ahmed Imamovic'i bilen bilir. Tek derdi o yıllarda tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleşen fakat herkesin gözlerini kapatmayı tercih ettiği Bosna Savaşı'na dikkat çekmektir. Bu savaşı en güzel şekilde anlatan Welcome to Sarajevo'dan sonra seyrettiğim Go West'te, yine arka planda savaşın acımasızlığını görüyoruz ama daha önceki Welcome to Sarajevo savaş konulu filmiyle beklediği ilgiyi görmediğini düşünmüş olacak ki  yönetmen bu kez  daha ilgi çekici bir konu olan eşcinselliği beyazperdeye taşımış... Kenan bir çellist ve Saraybosna'da yaşayan bir Müslüman. Sevgilisi Milan ise Bosnalı bir Sırp. İlişkilerini sessizce yaşıyorlar. 1992'de savaş çıktığında, birlikte Saraybosna'yı terk etmeye ve batıya gitmeye karar verirler. Sırplı askerler tarafından bir trenden indirildiklerinde, Kenan öldürüleceğine emindir. Sırp askerlerinin neler yapabileceğini bilen Milan, sevgilisini korumak için onu kadın kılığına sokmaya karar verir ve inanılmaz bir şekilde onu askerlerin arasından geçirmeyi başarır. İki sevgili Milan'ın köyüne kadar gitmeyi başarırlar ve köyde Kenan'ı Milan'ın karısı Milena olarak tanıtırlar...   Kurgudan ibaret Holywood filmleri yerine  böylesine acı  gerçekleri  tüm  çıplaklığı  ile   anlatan, savaş sahnelerinin yer almadığı  bu filmi seyretmenizi   tavsiye ederim.
=======================================================================
SNIJEG (KAR) (2008)
Petrol olmadığı için Amerika'nın müdahale etme gereği duymadığı; başta Nato olmak üzere tüm dünyanın görmezden geldiği ve 110.000 kişinin ölümüne mal olan savaşın hemen sonrası... Oğlunu,eşini ve çocuklarını savaşta yitirmiş kadınların, annesini babasını yitirmiş çocukların ve bir ihtiyarın oluşturduğu  15 kişilik bir köy...Hayatlarını, savaşta kaybettiklerinin bir gün geri döneceğini bekleyerek ve reçel-turşu yaparak, modern dünyadan ve medeniyetten uzak bir köyde sürdürürlerken; yaşadıkları köyü satın almaya gelen bir inşaat şirketi ve sonrasında yaşananlar... Aslında filmi en güzel, yönetmen Aida Begic; Türkiye'ye geldiğinde verdiği bir röportajda anlatıyor..."Bu toprakları bizim için diğerlerinden farklı ve vazgeçilmez kılan nedir? Cevabın ‘insanlar’ olduğunu fark ettik. Burada ailelerini, kocalarını kaybetmiş kadınlar üzerinden insanlık adına güzel bir şey söyleyebilme isteğimiz vardı. Bu kadınlar nefret etmeyen, intikam isteğiyle yanıp tutuşmayan insanlar.  Kendi dayanma güçlerini bulmuş, kendileriyle eğlenebilen, hayatta kalma mücadelesi veren kadınlar. Ben bu kadınları arafta görüyorum; ne dünyadalar ne cennette. Sevdikleri, anıları ve ölümle, gelecekleri, hayatları arasında duruyorlar. Böyle bir hikayeyi anlatmaya kalkışmak, yönetmen olarak benim için büyük bir sınavdı. Bir de bu insanların, kayıplarıyla ilişkisi var. Bunu gösterebilmek de çok önemliydi." Bazı filmleri anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır, sakin ve dingin yapısıyla, bu da öyle filmlerden biri..Ne demek istediğimi ancak seyredince anlayacaksınız...
=======================================================================

THE HUNTING PARTY (AV PARTİSİ) (2007)

Başrollerde Duck rolüyle Terrence Howard ve Simon Hunt rolüyle Richard Gere var. Tecrübeli fakat gözden düşmüş bir gazeteci ile mesleğe yeni başlamış genç bir gazeteci, yanlarına  işinde çok iyi olan bir kameramanı alarak tamamen kişisel çabalarıyla Bosna'ya, savaşın bir numaralı suçlularından Radovan Karadzic'i  aramaya giderler. Film bu arama esnasında sözkonusu gazetecilerin  başına gelen olayları anlatıyor. Çok fazla savaş sahnesinin yer almadığı, drama ağırlıklı bir film...
=======================================================================
WELCOME TO SARAJEVO (1997)
Gerçek bir hikaye... Görevini yapmak için Bosna-hersek'e giden fakat savaşın acımasızlığı karşısında kayıtsız kalamayan ve orada mağdur durumdaki çocuklara yardım etmek isteyen bir gazetecinin hikayesi.. konu ilginç geliyor ama ağır giden bir temposu var. Olaylar savaşın paralelinde gerçekleşiyor. orada olan katliamları ve insanlık suçlarını bir nebze olsun görebiliyorsunuz ama hepsi o kadar. Sırpların yaptıklarını görmek ya da hatırlamak istiyorum diyenlere tavsiye ederim ama sinema filmi olarak pek de kayda değer bulmadım...  
Filmdeki en çarpıcı ve gerçekci replik... (Amerikalı gazetecinin Sırpların yaptığı hava saldırısından sonra..) Amerika halkı tarafından, yapılan bu hava saldırılarına eleştiri yapılmadığı için üzgünüm. Çünkü olaylar tersine dönseydi; yani Müslümanlar Hıristiyanları katlediyor olsaydı, şimdiye kadar bir şeyler yapmış olurduk.
=======================================================================
RESOLUTION 819 (KARAR 819)
Roma film festivalinde en iyi film ödülünü kazanan “Resolution 819”, İtalyan yönetmen Giacamo Battiato tarafından yönetilen bir Fransız yapımı.
BM Güvenlik Konseyi, 1993’te 819 sayılı karar ile Srebrenitsa’yı BM koruması altında “güvenli bölge” ilan etmiş, kentte büyük bir katliam meydana gelmişti. Söz konusu filmde, Sırp güçlerin eline düştükten sonra Srebrenitsa’da 8 bin erkeğin kaybolmasını soruşturan BM’nin görevlendirdiği bir grup polisin hikayesini anlatıyor.
.
=======================================================================
NAFAKA (2006)
Öncelikle filmin türü aksiyon ya da savaş değil, kesinlikle dram...Savaş sahnesi zaten hiç yok..İlk bir saat savaş sırasındaki insanların birbiriyle ilişkisini, geri kalan kısmı da savaşın aynı insanlar üzerindeki etkilerini anlatıyor... Gelelim yönetmenin anlatım tarzından rahatsızlık duyduğum konulara... Film, 4 Bosnalı Müslüman  askerin çevresindeki olayları anlatıyor. Ama nasıl anlatma: Bunlardan biri mevzide karısıyla sevişiyor ve diğer askerler seyrediyor, olası mı sizce?...Apartmanlarında oturan anne kız para karşılığı Nato askerleriyle birlikte oluyorlar... Bu 4 askeri savaşırken hiç göremediğimiz gibi savaşta nasıl para kazanabiliriz diye düşünüp kaçak mal satmaya falan kalkıyorlar... Savaş sırasında kaçakcılık yaparak para kazanmaya çalışıyorlar, aynı amacı güden başka bir Boşnak grupla çatıışıyorlar. Sırpları filmde hiç göremiyoruz...Netice itibari ile zaten konu ve  senaryo olarak son derece sıkıcı ve yavan... Bosna savaşının insanlara verdiği maddi manevi zararları, Sırpların Müslümanlara yaptığı etnik katliamı hiç birini anlatmıyor film...Sinemalar.com’da hiç kimse yorum yapmadığı gibi Imdb sitesi, filmin afişini bile koymaya gerek görmemiş.